Merhaba

Hapishane Defterleri bir Blog ama tanıdığım herkes Blog fikrinin geçen yüzyılda kaldığından emin. Elbette konuştuklarımın neredeyse hepsi benden genç; hapiste değil dışarıdalar; internet haberleri ve sosyal medya uygulamalarının korkunç akış hızına alışkınlar. Oysa hapiste el yazısıyla geçen altı yılın sonundan geriye baktığımda, mesaj aplikasyonları ve sosyal medya ağlarının hızını –sadece kaygı nesnesi halinde- hayal meyal hatırlayabiliyorum. O türden sürat aynı cüzdan, cep telefonu ve anahtar gibi artık yabancı bana.

Yani uyarılar büyük ihtimalle haklı da olsa, hapishanede yazıp çizdiklerimin kolay erişilebilir halde bir arada durması fikrinin çekiciliği azalmadı.

Dr. Johnson “No man but a blockhead ever wrote except for money” demiş: Enayiler bir yana, herkes para için yazar. Belki sadece kendisi için yazan vardır ama benimki üçü de değil; söylenmesi gerekenler olduğuna inandığım için yazıyorum. Söylemeyi sevdiklerimi yazıyorum da denebilir. Elbette hepsi okunsun diye yazıldılar. Bir kısmı yayınlandı veya duruşma salonlarında yargıçların yüzüne okunduysa bile diğerleri insan içine ilk defa çıkıyor. Yazmak, burada direnmenin güçlü bir yöntemi ve gayet tempolu bir iş lakin hapishanenin ritmi dışarıdan daha dingin. Öyleyse senkronda zorlanır mıyız? Şimdilik bilmiyorum. İlk defa birlikte dans edenlerin hızla kavradıkları gibi, müzik bitmeden önce adımlarımızı birbirimize uydururuz diye umuyorum.

Devamı için lütfen tıklayınız….

Uyanışım pek yeniden doğuşuma yakışacak kalitede olmadı. Belim tutulmuş, ayaklarım su toplamış ve ağzım bu......
No Thumbnail
Babam -İstiklal Marşı'ndan maada- tek marş bilir ve nadiren de olsa neşeyle söylerdi; "Başka bir......
(İstanbul 18.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 30 Mart 2016 tarihli duruşmasında okunmuştur.) Sayın Başkan şurada konuşayım, öncelikle......
No Thumbnail
Elli, yuvarlak ve tehditkar bir rakam... Aynı zamanda yaşamın sadece canlı organizmada değil, metalde, fikirde,......
Haber bültenimize abone olun