SORGU VERMEK YA DA VERMEMEK-2
Şimdi 2500 tane meslektaşınız cemaate mensupmuş Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanının ve sabık adalet bakanının verdiği rakamı söylüyorum size 2500 meslektaşınız cemaate mensup Türkiye’nin dört bir tarafında varlar. Bunları yakalayacağız aranızda belki de sizin de isimleriniz var o listede bilmiyorum. Bu cemaat işi gizli tutulan bir işmiş anladığım kadarıyla ibadet gizli sefahat gizli gizli yapılıyor bu iş yani. Bu 2500 yasa dışı silahlı örgüt üyesini Fethullah GÜLEN örgütü üyesini tasfiye edecez meslekten inşallah ve çok rahat edeceğiz o vakit gerçek adalet gelecek ülkeye nihayet. Sizde herhalde o baskısı altında olduğunuz cemaatçi başsacvcılardan adalet komisyon başkanlarından adalet bakanlığı müsteşarlarından hsyk üyelerinden kurtulunca sizde artık diyeceksiniz ki nihayet bizde artık adalet dağıtabiliriz cemaatçilerin basınç yüzü böyle mi inanıyorsunuz böyle mi inanmamızı bekliyorsunuz. Yirmi yıldır avukatlık yapıyorum 35 yıllık avukatlık yapıyor 10 yıldır buna inanacağımızı mı düşünüyorsunuz? Hayır inanmıyoruz. Bu meslek bu meslek grupları boğazına kadar çürümüş durumdadır. İki günlük gecikme Cumhurbaşkanı Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu başkanınıza fırça attı nerdesin sen niye bunlar tutuklanmıyor diye adamcağız kalkıp dedi ki özür dilerim hafta sonuydu biz evdeydik daireye gidemedik dedi. O yüzden karar gecikti dedi. Bu mudur meslek örgütünüz? Hani böyleyse cidden durumunuz çok kötü.
Şimdi sorgu verin diyorsunuz bize. Sorgu verin sorgusunu vermeyenler sorgu verenden ne buldunuz vermeyeninkisini merak ediyorsunuz. Veren size ne söyledi. Üç gün boyunca konuştuk biz ne dedik ki henüz konuşmamış olanların size bir şey söylemesini istiyorsunuz. Söyleyecekler tabi herkes herkes söyleyecek ne istiyorsa bugün burda. Ama bu yaptığınız bu yaptığınız uygun durumunuzla uygun değil durumunuzla mütenasip değil. Yani mesleğiniz bu durumda HSYK nız bu durumda bir biriyle ilişkiniz bu durumda, kararlarınız yok var sayılıyor. Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından sulh ceza hakimleri kararınızı kaldırıyor. Cumhurbaşkanı söyledim gereğini yapacaklar diyor sizin için. Şimdi siz bizden şöyle bir şey bekliyorsunuz. Yav yargılama yapıyoruz hakkınızda suçlamalar var. Sorgunuz verin. Neyi vereceğiz biz size ne anlatacağız. Şöyle anlatim mi yine avukatım söyledi. Evimi basan büromu basan derneğimi basan polis müdürü şube amiri yardımcısı ve toplamda 16-17 polis memuru yasa dışı delil yaratmaktan tutuklular. Ne yapalım şimdi? Şöyle yapalım mı? Canım onlar sayın başbakanımızı cumhurbaşkanımız hakkında yasadışı delil yaratmışlar sizin hakkınızda niye yaratsınlar. Sizin hakkınızda düzgün yapmışlardır diye mi soruyorsunuz bize bu sorguyu. Tutuklu bu kişiler. Suçlamada şu delil yaratmak sahte delil imal etmek. Sahte gizli tanık. Yasadışı telefon dinlemekten suçlu tutuklular. Neyi soracaksınız bu kişilerin yaptığı. Allah müstehakını versin Adem Bey Muhittin söyledi bana demişti ki sorgu sırasında neden bana ifade vermek istemiyorsun dedi. Dedim ki sen kimsin? Adem sen mi soruyorsun sen mi benim tutuklanıp tutuklanmayacağıma karar vereceksin. Beni sevk edip sevk edemeyeceği kararı sende olsa sana anlatırım dedim. O karar sende olmadığı için sana anlatmıyorum dedim. Avukatıma şikayet etti beni. Avukat hanım nasıl şeyler söylüyor bakar mısınız bana Selçuk Bey dedi. Dedim ki o zaman bana bir tek şeyi açıkla sana dedim ifade vericem konuşmuş oluruz hem. Benden DNA örneği aldılar yere yatırım üzerime altı tane siyasi şube polisi çıktı kıl yoldular. Sonra şırınga soktular beni yere yatırıp bir lastik bağladılar Haseki Hastanesinin acil koğuşunda yere yatırdılar beni altı polis üzerime oturdu bir sağlık görevlisi koluma lastik bağladı ve şırınga ile kan aldılar DNA örneği. Daha sonra boğazımı ve burnumu sıkıp omuzlarıma oturup boğazım ve burnumu sıkıp ağzıma bir spatula sokup epital örneği aldılar. Adem’e dedim ki neye lazım oldu bunlar. Hangi suç aletinde DNA epitalim kanım bulundu ki benimkilerle karşılaştırmak için merak ediyorsun. Adem’de bana dedi ki senle bir ilgisi yok rutin. Rutin dedi polis istiyor. Ceza Muhakemesi Kanununun en ağır şarta bağladığı delil araştırmaları bunlar. En ağır. Yani Ceza Muhakemeleri Kanunu nerdeyse alma diyor alma. Bir kişiyi yatırıp DNS nı rızası dışında kanını alma. Çok olağanüstü bir durum olursa cesedin üzerinde DNA mı bulmuş olmanız lazım. Silahın üzerinde epitalimi bulmuş olmanız lazım. Bi şeyin üzerinde ki benden bunları isteyebilin. Rutin yarıcak mı bir işinize sizin işinize yarasın diye aldılar. Burada bulunan herkesi yere yatırıp döverek kanını aldılar tükürüğünü aldılar. Var mıymış dosya ile bir ilgisi. Buna işkence denir. Bu yargıçlık değildir bu savcılık değildir. Peki şimdi Adem gitti. Adem’in de bir ay sonra çıkar ihracı ile tutuklaması niye biliyorsunuz ki o meşhur çok dinlemeli dosyada Adem beyin dosyasıydı gelir ona da sıra geliyordur herhalde. Zekeriya Bey gitti öbürü gitti Süleyman Bey gitti. Yav inşallah bilmiyorum öyle değil yani diyorum ki Allah müstehakını versin ona bir şey söylemeyeceğim inancı varsa kendi inancına göre yargılansın ama şimdi sizin bizim bir anda karşımıza çıkıp biz mahkeme heyetiyiz hadi sorgunuzu ver demekte ki garipliğin farkında mısınız onu soruyorum yani. Hani biz bütün bunlardan ariyiz diyorsunuz. Biz otuz senelik kırk senelik Türk yargı pratiğinden ariyiz biz sizin bildiğiniz gibi savcılar yargıçlar değiliz tertemiz kaldık bu kırk senin içinde diyorsunuz. Meslektaşlarımızın başına bunlar gelirken mesleğimizin başına bunlar gelirken biz işten eve evden işe gidiyorduk önümüzdeki dosyaya bakıyorduk başkada bir işe karışmadık diyorsunuz öyle mi? O yüzden bize güvenebilirsiniz size güvenmiyoruz. Size güvenmiyoruz. Şahsınıza değil mesleğinize güvenmiyoruz. Türkiye’de yargının reformla ıslah edilemez olduğuna inanıyoruz artık. Hepimiz bu mesleğe emek vermiş insanlarız adalet dağıtma mesleğine emek vermiş insanlarız. Yani ve buna artık inancımızı kaybettik. Dün yargıç meslektaşlarınız ve savcı meslektaşlarınız toplantıda dediler artık hukuk içerisinde bir şey yapılamaz. Artık bitti dediler. Çöktük ve bitti dediler yani. Kendi içine doğru çöktü dediler kapanıp. Artık geriye gidilecek bir yer yok bir adım yok yani emekliliklerinizi bekleyebiliriz hani bir kuşak tasfiye olunca bir iş yapmamanızı teminen emekliye sevk maaşınız yatırılmak kaydıyla emekli temin edilmenizi sağlayabiliriz bir kuşak olarak. Yani bu işin altından kalkamamış bir yargıçlar kuşağı olarak niye bizden size güvenmemizi bekliyorsunuz. Neden? Beklememelisiniz. Böyle bir hakkınız yok. Bize şu yüzden kızmamalısınız. Neden sorgu vermiyorsunuz? Ben delilleri tartışmak istiyorum. Neden? Tartışmak istediğiniz deliller filanca ülkede yakalandığı söylenen delillerle ilgili Fehmi Bey söyledi dedi ki ya yargıca zannediyorum o adamcağız da sanıyorum sulh hukuk hakimi şimdi beni tutuklayan yargıç kadastrodan gelmişti. Kadastro Mahkemesinden üç ay önce Samsun’dan. İstanbul’a dünyada en çok teröristin olduğu şehre terör sorgu savcısı yargıcı olarak terör tutuklama inceleme ve sorgu yarıcı olarak tayin edilmişti Kadastro yargıcı. Şimdi nerde? İş mahkemesine tayin edildi altı ay sonra polis memnun kalmadı anlamıyor dediler. Hürriyet gazetesinde de haberi çıktı adamcağızın. Söylediğimiz şeyi anlamıyor dediler. Kadastrodan geldi bizi tutukladı iş mahkemesinde şimdi. Tensibi yapan yargıç sulh hukuk hakimi şimdi. Tensibi yapan mahkemenin başkanı. Sulh hukuk hakimi. Uzman ağır ceza mahkemesi reisliğinden ya nasıl bir tenzili rütbedir artık onu siz düşünün. Tensibimizi yapan bu. Delilimizi toplayan bu. Tutuklamaya sevk eden bu. Neyi konuşacağız sizinle şimdi. Derhal beraat kararı verin hayır veremeyiz. Anayasa Mahkemesi bu işlere baştan başlanılsın diyor şu delillerden başlayalım iddianameyi kabulden başlayalım eğer derse Anayasa Mahkemesi biraz bekleyin öyle yargılama yapalım hayır beklemiyoruz. Biz avukatız özel hüküm kalktı Adalet Bakanlığından izin almadan avukatken işlediğimiz iddia edilen suçları yargılayamazsınız diyoruz. Bizi ilgilendirmez diyorsunuz. Biz Adalet Bakanlığı’ndan izin falan istemeyiz. Bizden öncekiler istediyse istemiştir istemediyse istememiştir diyorsunuz. Ne konuşmamızı istiyorsunuz sizinle. Hepimizi ikrar edelim mi suçumuzu. Hepimiz ikrar edelim ki sayın mahkemeyi de yormayalım usul ekonomisi açısından bu mudur beklentiniz. Ne söyleceğimizi umuyorsunuz neyin tartışılacağını bekliyorsunuz.
Sayın başkan değerli yargıçlar haksız yere yüklenmiş olmak istemem meslektaşlarıma zor günler geçirdiğinizin farkındayım. Haksız yere yüklenmek istemem ama dönüp dolaşıp her özel mahkeme döneminde cemaatçisi yargıçken AKP lisi yargıçken MHP lisi yargıçken CHP lisi yargıçken alevisi komisyon başkanıyken sünnisi daire başkanıyken yargılandım ben. Gerçekten birbirinizden farkınız yok yani bunu kötü bir şey söylemek için söylemiyorum. İyi bir şey söylemek için söylüyorum Mono bloksunuz yani burada bir yasaya uyma isteği iradesi hakkaniyet duygusu adalet vicdan konusunda birinizin diğerinden daha kötü olduğunu söylemek haksızlık olur. Yani cemaat zannediyorum biraz daha örgütlü olduğu için sizi üzmüş. Biraz daha çok alan tuttuğu için veya hükümet ile ilişkisi nedeniyle sizi üzmüş ama onun dışında da yargıda varlık göstermiş bir ahlak bir kültür bir gelenek ben görmedim yirmi yıl içerisinde varsa da belki benim gözümden kaçmıştır.
Şimdi bir hususun altını çizmek istiyorum. Bir Alman kralının Prus Avusturya kralının ziyareti nedeniyle kraliçe Katerina der ki nehir yolundan gelecek bu adamcağız nehrin kenarındaki binalar çok yoksul köyler. Mareşaline der ki mareşali çok ünlü bir adamdım adını hatırlayacaksınız Potemkin mareşal Potemkin. Potemkin’e der ki bu adam nehir yolundan gelirken o yanlardaki köyleri ne yapacağız komşu ülkenin imparatoru ayıp olacak çok yoksulluk var. Potemkin köyü yada Potemkin panosu denilen şey ortaya çıkar. Mareşal hemen bir kayığa atlar sahil boyunca gezer köylerdeki evlerin önlerine birer pano yaptırır. Müreffeh görünümlü penceresinde çiçekler olan güzel boyanmış tahta panolar evlerin önüne. Nehir yolundan onların açılarını ölçer imparatorun gideceği yoldan gider müreffeh köyler güzel boyanmış pencelerin de tüller perdeler çiçekler olan arkadan tahta destle tutturulmuş panolardır bunlar uzunca bir yol boyunca kırk mil elli mil boyunca. İmparator geçer buradan. Çariçeyi ziyarete gitmek için maşallah der maşallah ne güzel ne güzel köyleriniz cıvıl cıvıl her taraf köylülerde bayramlık elbiselerini giymiş el sallamaktadır. Biz arkadaki köyde yaşıyoruz. Bu öne kurduğunuz mahkeme, yasa, şu yanınıza geçip el sallamamızı mı istiyorsunuz nedir durum. Biz zaten köyde yaşıyoruz. Mareşal imparator geçtikten sonra da biz aynı köydeyiz. Biz bu iç yüzünü biliyoruz. Biz polisin evimizde bürolarımızda meslek hayatlarımızda ne yaptığını biliyoruz görüyoruz. Biz şimdi meslekten atmaya tenezzül ettiğiniz savcılarınızın iddianameyi hazırlarken nelere baktığını biliyoruz. Biz kadastro mahkemesinden iş mahkemesine tevdi buyurduğunuz yargıcın bizi tutuklarken ne düşünerek tutukladığını biliyoruz. Biz köyün yerlisiyiz zaten nehirden geçmiyoruz. Yani bu manzara bu adalet mülkün temelidir bu bayraklar bu törenler bu cayırtı bizi etkilemiyor biz avukatız zaten. Biz işin içerisindeyiz. Şekli bir adalet yargılaması yapmayacağız sizinle bunu bilin. Bunu bilin. Mahkemenize rıza bekliyorsanız mahkemenize uyum bekliyorsanız bi saygısızlık etmemeye çalışıyoruz ama hassaten saygı bekliyorsanız bunlar bizde yok. Bunlar için kazanmanız gerekiyor bunları. Bunları bunlara bizi ikna etmek zorundasınız. Kararlarınızla ikna etmek zorundasınız. Davranışlarınızla ikna etmek zorundasınız. Size tevdi edilen rızayı hegomonik rızayı kaybettiniz. Mesleğinizin içerisinde bulunduğu durum nedeniyle ülkenin içerisine geldiği durum nedeniyle verdiğiniz kararlar ve ara kararlar nedeniyle. Kesin hükümlerin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru ile bozulup ortadan kaldırıldığı ve beraate dönüştüğü kesin müebbet hapislerin bir ülkede yaşıyoruz. Bizi neyle tehdit ediyorsunuz. Her birimize müebbet hapis cezası mı vereceksiniz verdiler işte yüz elli kişiye. Ne kadar zamanda bir buçuk senede kesin hükümler kalktı
Mahkemeyi başınıza yıkarız ama iddianame hazırlanmış olması bize mesleğimizi yaptırmamış olmanız bugün hala bizi taciz tariz ediyor olmanız hala dönüp bize sorgu ver diyor olmanızı biz tehdit olarak algılıyoruz. Yani bizi ceza ile mi tehdit ediyorsunuz? Bizi meslekten mi atacaksınız? Ne olacak? Avukatlık yaptırmıcaksınız hapse mi attınız yattık çoğumuz. Mesele bu değil. Mesele böyle çözülmez. Benim bundan önce sorgu verdiğini kabul ettiğiniz meslektaşlarım açısından söylemek istediğimiz bir şey var. Sorgu vermedik asla vermicez mahkemenize. Mahkemenizi mahkemenizin bize kanuna ahlaka vicdana Anayasaya uluslararası sözleşmeye uygun bir suçlama önümüze koyduğunuz zamana kadar kanuna uygun bir delile dayandığınız zamana kadar aklı başında ahlaklı vicdanlı bir insanın kabul edeceği bir soru sorduğunuz zaman bütün vicdanımızla ve ahlakımızla size soru sorduğumuzda cevaplayabildiğinizde neden bizim DNA örneklerimizi aldırdınız. Neden? Biz aldırmadık. Poliste böyle dedi. Biz aldırmadık savcı aldırdı. Savcıya gittim dedi ki ne yapim polis aldırdı. Tutuklama hâkimine sorduk o gün neye lazım bizim DNA mız dedik. Valla hiç bilmiyorum ki savcı istemiştir vermişizdir dedi. Uykulu bir adamcağızdı zaten o. Şimdi ne oldu. Nasıl olacak bu iş. Sizi yere yatırsak soysak üstünüzü döverek kolunuzdan şırınga ile kan alsak hoşunuza gider mi? İyi hisseder misiniz kendinizi. Meslektaşlarınızın koluna terörle mücadele polisleri girip kaktırıyor adli tıpa doğru hoşunuza gidiyor mu seyrederken. Sabık başsavcıların sabık yargıçların özel yetkili mahkeme savcılarının tutup tutup kolundan kaktırmak hoşunuza gidiyor mu? Bizim hoşumuza gitmedi bilin. Bize karşı suç işlendi ve siz bu suçun hesabını bize vermek istemiyorsunuz. Bize karşı ahlaksızlık yapıldı bize karşı kanun çiğnendi bize karşı Anayasa çiğnendi biz tutsak edildik özgürlüğümüz elimizden alındı siz bunun hesabını bize vermek istemiyorsunuz. Ama o deli saçmasının hesabını bizden sormak istiyorsunuz. Diyorsunuz neden müvekkillerinize susma hakkı kullandırdınız. Siz hep DHKPC davasında mı avukatlık yaparsınız? Soracaksınız herhalde sorgu böyle bir şey. Orda yazanı bize sormanız için yapılıyor. Böyle yapmayın. Çok utanırız karşılıklı olarak sonra, sonra. Bunu, bunu Ergenekonculara söyledik çok utandılar. Cemaatçilere söyledik çok utandılar. Size de söylüyoruz çok utanırız birbirimizin yüzüne bakamaz hale geliriz şu yüzden biz Karagözle Hacıvatı öldürenin kaydını unutmadık yani. Bizim tarihsel hafızamız asla unutmaz asla ne bu evrakları kaybederiz ne bu konuşmaları unuturuz ne bu tutanakları unuturuz ve önünüze koyarız deriz ki hatırlıyor musunuz bizi? Bize bunu sorduğunuzu o sırada meri kanun buyken o sırada Anayasa hükmü bu iken o sırada sözleşme hükmü bu iken o sırada ahlak vicdan bunu gerektiriyorken bize bunu sorduğunuzu hatırlıyor musunuz diye önünüze koyarız muhakkak emin olun yani ve mahcup oluruz karşılıklı.
Şimdi mahcup oluyorlardır herhalde Münip gidip hiç değilse bizim size direndiğimiz kadar direnin teslim olmayın böyle yasa dışı işlere dediğinde mahcup oluyordu cemaatçiyse bilmiyorum değilse günahını da almim adamcağızın herkesin karası içinde. Kavun değil ki yargıç dibini koklayasın cemaatçi mi AKP li mi nedir bilmiyoruz. İlgilenmiyoruz da. Avukatlarımızın bütün hukuka uygun taleplerini reddettiniz. Hiç sebepsiz. Gerekçe yazmaksınız. Başka mahkemelerin ciddi bulduğu talepleri ciddiyetsiz buldunuz. Kanunun amir hükmünü yok saydınız Adalet Bakanlığının iznini istemeden devam ediyorsunuz. Avukatlık mesleği ile ilgili yapıyoruz. Eskiden 250 varda almadan da yapardınız şimdi yok neye güveniyorsunuz. Neye inanıyorsunuz. Avukatlık mesleği yaparken çıkartılmış istatistikler dosyada suçlanma istatistiklerimiz. Avukatlık mesleği yaparken polisin kaydı ile tutulmuş istatistikler. Onlar yargılama için konu olurken Adalet Bakanlığından izin almadan bizi yargılamaya devam etmeye nasıl cesaret ediyorsunuz hangi yasaya dayanarak hangi Anayasa hükmüne dayanarak. Bunu unutacağımızı düşünüyorsunuz bunu söylemeyeceğimizi mi düşünüyorsunuz bunun kitabını yazmayacağımızı düşünüyorsunuz? Bu meslek bu kadar büyük çöküntü içerisindeyken buna eklenecek bu dosyalar üzüntü hüzün vericidir. Sorgu vermeye gerek yok. Biz söyleyeceklerimizi söyledik. Yeri geldikçe de söyleriz sayın mahkemeye. İhtiyaç duydukça da söyleriz. Bugün burada hazır bulunan arkadaşlarımda hem neden sorgu yerine geçecek bir şeyi sizinle paylaşmayacaklarını sorgu vermek isteyen verecektir zaten. Hem de neden neler hissettiğimiz neler düşündüğümüzü sizinle paylaşıcaklardır. Yargıçlarla birlikte çalışmak istiyoruz. Savcılarla birlikte mesleğinizi kurtarmak için. İçerisinde bulunduğunuz durumdan sizi kurtarmak için yargıç örgütleri ile savcı örgütleri ile Türkiye Barolar Birliği ile Büyük barolarla birlikte Çağdaş Hukukçular Derneği’de çalışıyor. Umarım çok geç değildir. Umarım biz elimizi çabuk tutarız kavi tutarız bu meslek kurtarılabilinir içerisinde bulunduğunuz durumdan. Fakat bu yeniden kuruluş yapılana kadar tamamen kişisel fikrimi söylüyorum bir yargılama altında olduğum düşüncesinde değilim. Bir mahkemede bulunduğum düşüncesinde değilim. Siyasal iktidara muhalif bir sosyalistim. Siyasal iktidarın hoşuna gitmeyecek işler yaptım ve yapmaya devam edecem ısrarla yapmaya onlar siyasal iktidar olmaya devam edecekler mi bilmiyorum. Ama ben siyasal iktidarların aleyhine iş yapmaya devam edeceğim. Gerçekten haktan yana yoksuldan yana ezilenden yana işler yapmaya devam edeceğim. Zaman gösterecek. Siyasal iktidar ve onun aparatları tarafından kaçırıldığıma inanıyorum. Bir süre tutsak tutulduğuma sonra üç bin meslektaşımın vekâleti ve bin meslektaşımın hazır bulunduğu bir duruşma ile salıverilmek zorunda kaldığıma inanıyorum. Avrupalı meslektaşlarım Türkiye’li meslektaşlarım dünyanın her yerinden meslektaşlarım sahip çıktığı için bir salonda bin avukat yirmi iki avukatı savunduğu için üç bin avukat tek bir noterlik belgesinde vekâlet verdiği için bırakmak zorunda kaldığınıza inanıyorum. Ne tutuklamamızın ne salıverilmemizin hukuka uygun olduğunu düşünmüyorum. Niye tutukladığınızı da bilmiyorum. Yahut biliyorum niye salıverdiğinizi de bilmiyorum yahut biliyorum ikisi hukuka uygun değil ikisi de hukuksal nedenlerle değil. Niye bu yargılamayı şekli bir görüntü altında sürdürmek istediğinizi tahmin edebiliyorum. Yani bu zevahirin kurtarılması gerekebilir. Halktan kişilere karşı gerekebilir. Sıradan bu işi bilmeyen nehirden geçip giden kişilere karşı bu panolar işe yarar. Bize karşı işe yaraması mümkün değil. Bu salonda gördüğünüz herkes avukat. Biz yirmi yıldır koridorda bu lağımlarda bunun altında kalemlerinde dedikodularında yargıçların ve savcıların bir biriyle ilişkilerinde dolaşıyoruz. Bizim dolaşmamıza gerek yok artık televizyonlardasınız zaten. Artık birbirinizi tutukluyorsunuz. Adalet açlığı mesleğiniz nedeniyle öyle bir noktaya geldi ki artık birbirinizi yiyorsunuz. Artık birbirinizi parçalıyorsunuz korkunç bir şey ve söylenen rakamlar doğruysa daha birkaç bininizi hırpalayıp telef ederek ancak bu kıskaçtan çıkabileceksiniz.
Dolayısıyla sayın başkan sayın mahkeme heyeti şu ayrımı reddediyorum. Sorgu verenler vermeyenler. Sorgu vermedik vermeyi de düşünmüyoruz yakın zamanda. Mahkemenizden hukuka uygun bir davranış görmedikçe mahkemenizden hukuka uygun bir ara karar görmedikçe mahkemenizden yasayı Anayasayı ciddiye aldığına dair bir emare görmedikçe sorgu vermeyi de düşünmüyoruz. Ama, ama böyle devam etmek istiyoruz diyorsanız böyle devam ederiz. Siz bir hüküm kurarsınız meslektaşlarımız bir hüküm kurar tarih bir hüküm kurar elinde güç olan hükmü uygular gelir geçer daha sonrada bir birimizin yüzüne bakarız. Şuanda sorgu vermesini beklediğiniz meslektaşlarımızın verdiği şeyinde sorgu olduğuna inanmıyorum. Sizi üzdüm mü bilmiyorum üzülmeniz için söylemiyorum ama endişe etmeniz için söylüyorum. Yani mesleğinizin içerisinde bulunduğu durumu son yirmi yıldır yanı başınızda duran bir meslek sahibi olarak. İşlerinizin içinde davranışlarınız için olan bir başka meslek sahibi olarak endişem nedeniyle sizin meslektaşlarınızla birlikte toplanarak onlarla birlikte bu endişelerimizi paylaşarak konuşuyoruz. Samimiyetimize inanın biz sosyalistiz. Öyle kalacağız öyle o niyetteyiz. Devrimci bir avukatlık pratiği izliyoruz militan bir avukatlık pratiği izliyoruz. Yasadışı yıkılmaya çalışan gecekonduları yıktırmamaya çalışıyoruz. Gerici bir ideolojinin topluma dayatılmasıyla tecavüz edilen katledilen kadınların faillerinin yakalanmasını sağlamaya çalışıyoruz. Polisin leblebi yer gibi sokakta adam vurmasını durdurmaya çalışıyoruz bu davalarda avukatlık yaparak. Nükleer Santraller için HES’ler için okulunu bitirmeye çalışan öğrenciler için mücadele ediyoruz. Silahlı ve silahsız muhalefetin avukatlığını yapıyoruz. Silahlı ve silahsız muhalefetin avukatlığını yapıyoruz. Avukatlığını yapıyoruz ama. Bizim pratiğimizde devrimci bir pratik bu bir devrimci avukatlık pratiğidir. Militan bir avukatlık pratiğidir. Silah kullanmak istesek silah kullanırız. Silah kullanmak istesek gider yaparız. Ama biz muhalefetin avukatlığını yapıyoruz silahlı veya silahsız. Bununla ilgili bizi taciz etmeniz anlaşılabilinir. Disiplin cezalarına tazminat cezalarına itip kakmaya alışığız buna her birimiz yirmi otuz senedir sıkıyönetimden beri Devlet güvenlik mahkemeleri. Ama bunun bir mahkeme olduğunu buradaki diyaloğumuzu zevahiri kurtararak ve bir hükümle biteceğini iddia etmemiz mümkün değil. Karamsarız ama ümitsiz değiliz. Bir genel mahkemesiniz. Yer yönünden yetki ile bize bakıyorsunuz. Biz size olan inancımızı beklentimizi kaybettik demiyelim, demiyelim. Bunu nihai hükmünüz için söylemiyorum ara kararlarınız için söylüyorum değerlendirmeleriniz için söylüyorum bizimle ilişkiniz için söylüyorum. Bugüne kadar herhangi bir karşılıklı sıkıntı yaşamız değiliz ilişkimizde bundan sonrada yaşamadan tamamlayacağımıza inanıyorum. Temiz bir dövüş olacak yani ne olursa, ne verirseniz. Biz sizin hakkınızdaki fikirlerimizi size söylicez siz bizim hakkınızdaki fikirlerinizi bize söyleyeceksiniz hükümle inşallah. Hükümle inşallah o zaman memnuniyetle dinleriz hem hükmünüzün bağlayıcılığı da var bizim hakkımızda kötü bir düşünceniz varsa götürür hapiste yatırırlar en güzeli yani. Keşke hepimizin sözü öyle etkili olsa. Keşke bizim sizin için söylediğimiz sözlerinde bir karşılığı olsa ama yok. Biz sadece söylüyoruz içimiz rahatlıyor. Siz kötü bir şey söylerseniz bizi götürürler hapis yatırırlar ne güzel. Sözünüz ne kadar etkili. Teşekkür ediyorum beni sabırla dinlediğiniz için. Bu iş önemli bugün burda bitmez. Bugün burda konuşuruz belki biraz yarım konuşuruz ama tekrar tekrar konuşacağız. İçerisinde bulunulan bu durumda bizden ciddiyet ilgi saygı mahkeme seramonisine katılım beklemeyin ya da bu beklentinizi düşük düzeyde tutun diye bunları söylüyorum. Tekrar teşekkür ederim.